
29/6/2009 - Karaca Ahmet
Karaca Ahmet Sultan, Anadolu’da kolonizatör dervişler denen, 14’üncü yüzyılda Hacı Bektaş, Ahmet Yasevi gibi Rum Abdallar’ın iz sürücülerinden biri. Hacı Bektaş Veli’nin dergahında yetişip, hizmet için Batı’ya yollanmış, döneminde çok sevilip sayılan tasavvuf önderlerinden biri. Doğum ve ölüm yılı kesin olarak bilinmiyor. Ancak Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya gelen dervişin adı, 1371 yılından kalma bir belgede “Süleyman Horosani oğlu Karacaahmet” olarak geçiyor. Hakkındaki kısıtlı bilgi arasında hekimlik eğitimi aldığı ve ruh hekimi olarak pek çok kişiye yardım ettiği geçiyor. İstanbul’da kendi ismiyle anılan mezarlık dışında sekiz türbesi var: Afyon Karaca Ahmet köyü, Manisa Horoz köyü, Sivrihisar, Aydın Tekke köyü, Göynük, Akhisar Karaköy, Eşme Karacaahmet köyü ve Makedonya...
Kaynakların belirttiğine göre Karacaahmet Sultan,Horasanlı bir Türkmen Beyi'nin oğludur. Gençliğinde psikiyatri dalında öğrenim görmüştür. Daha sonra ruh doktoru olmuş Anadolu 'ya geldiğinde hem ruh doktorluğu yapmış , hem de bir Alp Eren olarak Hacı Bektaşi Veli saflarında hizmet vermiştir.
Karacaahmet Sultan 'ın Afyon İhsaniye ilçesindeki Karacaahmet köyünde büyükçe bir binanın içinde türbesi ve etrafında yer alan askerlerin lahitleri bulunaktadır. Bu bina toprak damlı olup, her gün pek çok ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir.
Makamının bulunduğu bina içinde kendisinin yeşil örtülerle kaplanmış ve sanduka ile etrafında otuzu aşkın lahit bulunmaktadır. Burada boş olan yerlerde serili yataklar içinde hastalar yatmaktadır. Değişik yörelerden ve illerden gelen bu insanlar, hastalarını battaniyelere sardırarak günlerce şifa beklemektedirler.
İnsanlara şifa bulmak için gelip, burayı bir tedavi merkezi olarak kullanmalarının, önemli bir geçmişi vardır. Anlatılanlara göre Karacaahmet Sultan, Anadolu'ya geldiğinde yandaşlarıyla bu konaklamışlar. Konaklamanın hemen arkasından oranın beyi, bu yerde kurulu çadırları görünce, kahyasını oraya göndererek :"Git, gör bakalım. Şu karşıda çadır kuranlar kimlerdir? Ne yapıyorlar orada? Bunların hayvanları var mıdır? İyice sor da, öğren, gel."demiş. Kahya gidip, soruşturmuş, öğrendiklerini dönüşünde beyine şöyle anlatmıştır:
"Ağam gidip bunların her şeylerini öğrendim. Bunların atları da,koyunları da,kuzuları da var. Büyükleri su kenarında, söğüt ağacına uzanmış, elma koparıyor. Söğüt ağacından, ilkbahar mevsiminde elma nasıl koparılır?diye sorduğumda , Karacaahmet Sultan gülerek, "Elimiz boş gidecek değiliz ya beyinizin yanına. Yanımıza birkaç hediye alalım" dedi. Şimdi kendileri birazdan yanınıza gelecekler.
Olanları kahyasını ağzından dinleyen bey önce korkmuş, sonra Karacaahmet Sultan adamları ile gelip bey ile buluştuğunda, beyin hasta kızı Karacaahmet Sultan 'ı görünce, birden bire sesini kesmiş ve kendine gelivermiş. Bey önce gözlerine inanamamış, sonra da Karacaahmet Sultan 'ın ellerine sarılarak ," Ama Sultanım, sen kimsin, nerelisin?" diye sormuş.
-"Adım karacaahmet.Horasan Erenlerindenim." " Kızıma himmet eyle. Hastaydı. Şimdiye kadar derdine bir derman bulamadık. Seni görünce sustu, kendine geldi. Onu kurtarınız."
Bu yalvarış karşısında hayır diyemeyen Karacaahmet Sultan da kendisine bağışlanan bu yerde bir süre kalıp, akıl hastaları için bir tedavi merkezini kurmuştur." Gün bu gündür, 700 yıldan beri bu yerler ve bu köy, bir şifa beklentisi ile dolup taşmaktadır.
(Kasabamızda ismini Karacaahmet Sultandan almıştır)
|